Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni rüyada görmek, her Müslümanın özlemidir.
Rü’yâ âleminde, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleriyle müşerref olmak;
Özlenen rü’yâdır.
Arzulanan rü’yâdır.
Bir ömür boyu hasretle beklenen rü’yâdır.
Rü’yâların sultanıdır.
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri buyurdular:
– “Herhangi birinizin uykusunda gördüğü en hayırlı rü’yâ, o kişinin;
Rabbini görmesidir.
Veya Peygamberini görmesidir.
Ya da Müslüman olan anne ve babasını görmesidir.
Sordular:
– “Ya Resûlallah (s.a.v.)! Hiçbir kimse Rabbini rü’yâsında görür mü?”
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri buyurdu:
– “Sultan! Sultan, Allâhü Te’âlâ Hazretleri’nin bizzat kendisidir!” (Ta’tûru’l-Enâm fi Ta’bîri’l-Menâm, c. 1, s. 4, İmam Nablusî)
Her şeyin maddeyle ölçüldüğü, maîşet derdi ve mal yığma hırsıyla insanların sarhoş olduğu, aklını yitirdiği bir dönemde; Kâinatın Efendisi (s.a.v.) Hazretleri’nin aşk, vecd, cezbe, takvâ ve ihlâs dolu dünyasına gidebilmek; Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri’nin sevgisiyle dolmaktan daha büyük bir saadet var mı?
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri, kâinatın efendisidir. Her mü’minin en büyük arzularından biri de o yüce Resûlü (s.a.v.) Hazretleri’ni rü’yâda görmektir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri, buyurdular:
-“Kim, beni rü’yâsında görürse; gerçekten beni görmüş olur. Zira şeytan kesinlikle benim şeklime girmez.” (Sahih-i Buhârî: 6482)
-“Beni rü’yâsında gören, hakîkaten beni görmüştür. Çünkü şeytan asla benim şeklime girmez ve beni tahayyül etmez.” (Sahih-i Buhârî: 6478)
-“Beni rü’yâsında gören kişi hakîkaten beni görmüştür…” (Sahih-i Müslim: 4208)
-“Kim, beni rü’yasında görürse; hakîkaten beni gördü, demektir. Şeytanın benim sûretime girmesi ve beni temsil etmesi asla yakışmaz ve mümkün değildir…”(Sahih-i Müslim: 4209)
-“Kim, beni (rü’yâsında) görürse; işte ben o’yum (onun gördüğü kişi benim)… Zira şeytanın beni temsil etmesi (şekil ve şemâilime) girmesi asla mümkün değildir.” (Tirmizi: 2206)
-“Kim, beni rü’yâsında görürse; hakîkaten beni gördü. Zira gerçekten şeytan asla benim sûretime giremez ve beni temsil edemez…(İbni Mace: 3892)
-“Beni rü’yâsında gören kişi, sanki uyanık iken beni görmüş gibidir. Zira şeytan beni temsil etmeye ve şeklime girmeye asla güç yettiremez.” (Taberânî Mü’cemü’l-Kebîr: 17739)
-“Kim, beni rü’yâsında görürse; hakîkaten beni görmüştür. Zira şeytan bana benzemeye asla güç yetiremez.” (Taberânî Mü’cemü’l-Kebîr: 17739, Fethü’l-Bârî: 6479)
-“Beni rü’yâsında gören kişi, gerçekten hakikî olarak beni gördü. Zira şeytan asla beni temsil edemez.” (Kenzu’l-Ummâl: 41467)
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri, şeytanın şerrinden korunmuştur.
İsmet sıfatına sahiptir.
Şeytan (a.l.) dünya hayatında da, berzah âleminde de asla O (s.a.v.)’in sıfat ve sûretine giremez. Allâhü Te’âlâ Hazretleri, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni hayatında şeytandan koruduğu gibi; Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’nin teklif dünyasından ayrılmasından sonra da Allâhü Te’âlâ Hazretleri onu şeytandan korur.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni rüyasında gören kişi, sanki uyanık olarak Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni görmüş gibidir. (Saadetü’d-Darayn: s. 459)
Bu kitap, Yusuf Nebhânî (k.s.) Hazretleri’nin “Saadetü’d-Dârayn” isimli kitabından, “Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni Rü’yâ’da Görmenin Kırk Yolu” bölümünün tercüme ve şerhidir.
Çalışmak bizden, himmet pirân-i izam hazerâtından; şefaat, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretlerinden ve başarı Allâhü Te’âlâ Hazretlerindendir.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni rüyada görmenin maddî ve ma’nevî birçok faydaları vardır:
مَنْ رَآنِي فِي الْمَنَامِ فَسَيَرَانِي فِي الْيَقَظَةِ وَلَا يَتَمَثَّلُ الشَّيْطَانُ بِي
-“Kim, beni rü’yâsında görürse; hakîkaten pek yakında uyanık olarak da beni görür. Zira şeytan benim sûretimi temsil edemez.” (Sahih-i Buhârî: 6478)
-“Beni rü’yâsında gören kişi asla cehennem ateşine girmez.” (Tefsîri’l-Ehlâm, 268, İbni Sirîn)
-“Elbette ateşe girmez; beni rü’yâsında gören kişi…” (Ta’tîru’l-Enâm fi Tefsîri’l-Enâm, 268, en-Nablûsî)
-“Kim, beni rü’yasında görürse; ateş onu yemez.” (Bahru’l-Medîd: c.2, s. 325)
-“Kim, beni görür veya beni göreni görürse; o kişiye cehennem ateşi temas etmez (dokunmaz)…” (Tirmizi: 3793)
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni rüyada görmenin yolları çoktur
1-Kişinin yaşantısıyla ilgili olanlar,
2-Tavsiye edilen duâlar
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni rüyada görmek isteyen, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleriyle müşerref olmak isteyen kişi, şu vasıfları taşımaya dikkat etmelidir.
İman, salih amel, ihlas, takvâ, verâ sahibi olmalıdır. Haram yememelidir. Büyük günahları işlememelidir. Ahlak-ı hamîde üzere yani Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’nin ahlakı üzere bulunmalıdır. Allâh’ü Te’âlâ Hazretleri’nin ahlakı olan “Ahlâküllah” üzere yaşamalıdır. Yalan söylememeli, tevbe-i nasûh ile tevbe etmelidir.
Kur’ân-ı kerim ile ve onun açıklaması olan Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’nin sünneti seniyyesine göre yaşamalıdır.
Zulüm ehli olmamalı, zâlimler ile sohbet etmemelidir.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni sevmelidir. Hem de kendi canından, malından, evladından, anne ve babasından daha çok…
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’nin ashabını, ehl-i beyitini (seyyid ve şerifleri) sevmelidir[3]. Evliyâullâhı, Âlimleri (fıkıh ehlini) ümmet-i merhûmeyi sevmelidir. Mahlûkatı sevmelidir.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ne, onun dinine ve getirdiği kitaba hizmet etmelidir.
Yusuf Nebhânî (k.s.) hazretleri, “Saâdetü’d-Darayn“ isimli kitabında, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni rüyada görmenin kırk yolunu beyan etmiştir.
[1] (1-21. Maddeler) (Tenbîhü’l-Gabi fi Rü’yetin-Nebî: s. 94)
[2] (22-33. Maddeler) (Hazinetü’l-Esrâr, s. 175)
[3] Ehl-i beyt, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri’nin hanımları, âilesi, îmân eden akrabaları, zürriyeti demektir. Ehl-i beyti sevmek Müslüman üzerine vâcibtir. İmam Rabbânî hazretleri buyrudular: “Ehl-i beyt sevgisi, ehl-i sünnetin sermâyesidir…” Mektubât: c. 2, Mektûb: 36, İmam Rabbânî (k.s.) hazretleri, Hazret-i Hüseyin (r.a.)’in soyunda olanlara “seyyid” Hazret-i Hasan (r.a.)ın zürriyetinde olanlara da “şerif” denmektedir. Hicri 11. asırdan sonra seyyid ve şerifleri sıhhatli bir şekilde tâ’yîn etmek mümkün değildir. (Yılmaz Öztüna, Büyük Türkiye Tarihi c.10, s. 184)
Ehl-i beyt, hakkında geniş malumat için Ömer Faruk Hilmi’nin “EFENDİMİZ (S.A.V.) HAZRETLERİNİN EHL-İ BEYTİ SEYYİD VE ŞERİFLER” isimli kitaba bakınız.